- MİRASIN REDDİ ( Kanuni ve Mansup Mirasçılar Tarafından – Murisin Vergi Borcu Nedeniyle Takip Yapılamayacağı )
- MURİSİN VERGİ BORCU ( Mirası Reddeden Kanuni ve Mansup Mirasçılar Hakkında Takip Yapılamayacağı )
- VERGİ BORCU ( Murisin – Mirası Reddeden Kanuni ve Mansup Mirasçılar Hakkında Takip Yapılamayacağı )
- AMME ALACAĞI ( Murisin Vergi Borcu – Mirası Reddeden Kanuni ve Mansup Mirasçılar Hakkında Takip Yapılamayacağı )
T.C.
DANIŞTAY
11. DAİRE
E. 1999/2966
K. 2000/3472
T. 21.9.2000
• ÖDEME EMRİ ( Şirketten Tahsil Edilemeyen Vergi Alacaklarının Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin Ölümü Üzerine Mirasçısından Tahsilinin İstenmesi )
• ÖLÜM HALİ ( Mükellefin Ödevlerinin Mirası Reddetmemiş Kanuni Mirasçılarına Geçmesi )
• MÜKELLEFİN BORÇLARI ( Ölüm Halinde Kanuni Mirasçılarına Geçmesi )
213/m.10,12
6183/m.7
ÖZET : Ölüm halinde mükellefin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni mirasçılarına geçer.İstemin Özeti: … Pazarlama İthalat İhracat ve Sanayi Anonim Şirketi’nden tahsil edilemeyen 1990 yılının değişik dönemlerine ait vergi alacaklarının, anılan şirketin yönetim kurulu üyesi olan …’in vefat etmiş olması nedeniyle mirasçısı olan davacıdan tahsili amacıyla adına ödeme emri düzenlenmiştir. … Vergi Mahkemesinin 18.3.1999 gün ve E: 1998/400, K: 1999/84 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükmü uyarınca, kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenebilmesi için, kamu alacağının öncelikle şirket tüzel kişiliğinden aranması ve alacağın tüzel kişilikten tahsil olanağının kalmamış olması gerektiği, olayda ise bu hususta mahkemelerine ibraz edilmiş bir bilgi ve belgenin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından, borçlu şirketten tahsil olanağı kalmayan amme alacağının, şirket yönetim kurulu üyesinin mirasçısı olan davacıdan aranmasının yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: 213 sayılı Kanunun 12nci maddesi hükmü uyarınca mükellefin ölümü halinde mükellefin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçtiğinden, davacıların karar tarihi itibariyle mirası reddetmiş bulunduklarını mahkeme kararı ile kanıtlandığından dava konusu ödeme emirlerine karşı yapılan itirazın borcum yoktur kapsamında kabul edilerek mirasın reddi sebebi ile ödeme emirlerinin anılan yasa hükmü uyarınca iptal edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, ödeme emirlerini iptal eden vergi mahkemesi kararının bu gerekçe ile onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAHüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mirasçıların sorumluluğu başlıklı 12. maddesinde, ölüm halinde, mükelleflerin ödevlerinin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçeceği, ancak mirasçılardan her birinin murisin vergi borçlarından mirastaki hissesi oranında sorumlu olacağı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 7. maddesinde de, borçlunun ölümü halinde mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.Yukarda yer verilen yasa maddelerinin birlikte incelenmesinden, vefat eden mükellef ya da sorumluların vergi borçlarından sorumlu tutulacak mirasçıların mirası reddetmemiş olması gerektiği, mirasın reddi halinde murisin vergi borçlarından mirasçıların sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.Olayda ise, mirasçı olan davacının, murisi olan …’in terekesinin borca batık olması sebebiyle, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.6.1999 gün ve E: 1998/808, K: 1999/518 sayılı kararıyla mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın 31.3.2000 gününde kesinleştiği görülmektedir.Bu durumda, borçlu şirketin kanuni temsilcisi olması nedeniyle şirket vergi borçlarından sorumlu tutulan muris …’in mirasının reddolunduğu mahkeme kararıyla sabit olduğundan, davacı adına mirasçı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde yasal uyarlık bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin reddine, 21.9.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.DanxT.C
DANIŞTAY
3. DAİRE
E. 1999/4821
K. 2000/2781
T. 19.9.2000
• MİRASÇILAR ADINA TAKİBAT YAPILMASI ( Mirasın Reddedilmiş Olması – Eşe Dul Aylığı Bağlanmasının Mirasın Kabulü Anlamına Gelmeyeceği )
• DUL AYLIĞI BAĞLANMASI ( Mirasın Kabulü Anlamına Gelmeyeceği – Mirasın Reddedilmiş Olması )
• VERGİ BORÇLARINI TAKİBİ ( Mirasın Reddedilmiş Olması – Eşe Dul Aylığı Bağlanmasının Mirasın Kabulü Anlamına Gelmeyeceği )
6183/m.7
ÖZET : Ölüm halinde mirasçılar adına takibat yapılabilmesinin mirası reddetmemeleri halinde mümkün olduğu, mirası reddetmiş olan davacı adına murisin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinde yasaya uyarlık görülmediği gibi davacının Sosyal Sigortalar Kurumundan aldığı dul aylığının özlük hakkı niteliğinde olması, mirasın reddine ilişkin kesinleşmiş yargı kararı bulunması karşısında da davacıya dul aylığı bağlanmasının mirasın kabulü anlamına gelmeyeceği hakkında.İstemin Özeti : Davacının murisi adına tahakkuk eden amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan davayı; Danıştay bozma kararı üzerine yapılan incelemede; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 12. maddesinde, ölüm halinde mükelleflerin ödevlerinin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçeceği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 7. maddesinde ise, borçlunun ölümü halinde mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik edileceği ve borçlunun ölümünden evvel başlamış olan muamelelere devam olunacağının hükme bağlandığı, öte yandan Medeni Kanunun 545. maddesinde, kanuni ve mansup mirasçıların mirası reddedebileceği, 549. maddesinde de, mirası reddeden mirascının keyfiyeti Sulh Mahkemesine tahriren veya şifahen beyan etmesinin lazım geldiği, bu reddin kayıtsız, şartsız olması gerektiği ve Sulh Mahkemesinin reddi tescil edeceğinin belirtildiği, olayda, nakliyecilik faaliyetinde bulunan ve vergi borçları nedeniyle takip edilen murisin 17.9.1995 tarihinde vefat ettiği, murise ait borçları ödeyemeyeceği nedeniyle mirasçısı olan davacının reddi miras davası açtığı, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.10.1995 gün ve E: 1995/900, K: 1995/884 sayılı kararı ile de mirasın reddinin tescil edildiği, idarece murisin eşi olan davacıya 1.10.1995 tarihinden itibaren Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından dul aylığı bağlandığının tesbiti üzerine mirasın kabul edildiğinden hareketle murise ait vergi borçlarının tahsili amacıyla davaya konu ödeme emirlerinin düzenlenerek tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, murisin mirasçısı ve eşi olan davacının Medeni Kanunun ilgili hükümleri gereğince Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile mirası reddettiği ve mirasın reddinin tesciline ilişkin sözkonusu karara karşı herhangi bir başvuru yapılmadığının anlaşıldığı, ölüm halinde mirasçılar adına takibat yapılabilmesinin mirası reddetmemeleri halinde mümkün olduğu, mirası reddetmiş olan davacı adına murisin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinde yasaya uyarlık görülmediği gibi davacının Sosyal Sigortalar Kurumundan aldığı dul aylığının özlük hakkı niteliğinde olması, mirasın reddine ilişkin kesinleşmiş yargı kararı bulunması karşısında da davacıya dul aylığı bağlanmasının mirasın kabulü anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle kabul ederek ödeme emirlerini iptal eden … Vergi Mahkemesinin 17.3.1999 gün ve E: 1998/444, K: 1999/111 sayılı kararının; dul aylığı bağlanmasının mirasın kabulü anlamına geleceği ileri sürülerek bozulması istemidir.Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.Tetkik Hakimi …’nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.Savcı …’nın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile Danıştay bozma kararı doğrultusunda verildiği anlaşılan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.TÜRK MİLLETİ ADINAHüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 19.9.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.danxT.C.
DANIŞTAY
3. DAİRE
E. 1991/965
K. 1992/874
T. 3.3.1992
• AMME BORÇLUSUNUN MİRASÇILARINA HACİZ UYGULAMASI ( Miras Red Süresinin Dolmaması )
• MİRAS RED SÜRESİ ( Kamu Alacağının Mirasçılardan Tahsili )
6183/m.7
ÖZET : Kamu borçlusu olan yükümlünün mirasçıları adına üç aylık mirası red süresi dolmadan haciz işlemi uygulanamayacağı hakkında.İstemin Özeti: Amme borçlusu olan mükellefin ölümü üzerine, kesinleşmiş bulunan amme alacağı için kanuni mirasçıların malları üzerine uygulanan haciz işleminin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Kanunun 7. maddesinde, borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü, kanuni mirasçıların, mirası red süresi olan 3 aylık süre içerisinde mirasın reddi talebinde bulundukları anlaşıldığından 3 aylık süre dolmadan uygulanan haciz işleminin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kabul ederek haciz işlemini iptal eden İzmir 3. Vergi Mahkemesinin, 26.12.1990 gün ve E:1990/1041, K:1990/1094 sayılı kararının, 6183 sayılı Kanunun 7. maddesinde, borçlunun ölümünden önce başlanmış olan muamelelere devam olunacağı hükmünün yeraldığı, bu nedenle uygulanan haciz işleminin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.Tetkik Hakimi: S.Y.Savcı C.Z.`nin Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile, hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan İzmir 3. Vergi Mahkemesinin 26.12.1990 gün ve E:1990/1041, K:1990/1094 sayılı kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 3.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Previous Post