- Anayasa Mahkemesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 367. maddesinin 6. fıkrasının Anayasa m. 36’ya aykırı olduğuna ve bu nedenle iptaline karar vermiştir. Söz konusu hükümde, vergi kaçakçılığına dair ceza mahkemesi kararları ile aynı fiilden kaynaklı para cezalarına ilişkin kararların birini etkilemeyeceği düzenlenmişti. Anayasa Mahkemesinin gerekçesi ise özetle şöyle:
o İdari ve cezai yaptırımlar arasında bağlantı kurulmasını sağlayacak güvenceler içermemesi nedeniyle süreçlerin hakkaniyete uygun yürütülmesini sağlamayacağı,
o Yargılama süreçleri arasında yeterli bağlantının sağlanmaması halinde adil yargılanma hakkı bağlamında gerekçeli karar hakkı, masumiyet karinesi gibi temel ilkelerin zedelenebileceği.
İlgili karara erişmek için bağlantıyı kullanabilirsiniz (Anayasa Mahkemesinin 04/11/2021 tarih ve E:2019/4 K:2021/78 sayılı, 09/03/2022 tarihinde 31773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı).
- https://www.gib.gov.tr/ sayfasında 11/03/2022 tarihinde “Vergiye Uyumlu Mükelleflere %5 Vergi İndirimi Broşürü” yayınlandı. Broşürde, vergi indiriminden hangi şartlar dahilinde kimlerin yararlanabileceği ve vergi indirimine ilişkin bazı hususlar detaylandırılmıştır. Şöyle ki vergi indiriminden; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri (Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç) yararlanabilir. Bu kişilerin vergi indiriminden yararlanabilmeleri için:
o Beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde vermeleri,
o Kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması,
o İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödemiş olmaları,
o Vergi aslı 1.000 TL’nin üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
o Beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde sayılan fiilleri (kaçakçılık suçları) işlememiş olmaları,
o Beyannamelerini yasal süresinde vermeleri ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden bütün vergilerin de vergi indiriminin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesini verdikleri tarihte ödemiş olmaları,
o Hesaplanan indirim tutarının 2.000.000 Türk lirasından fazla olmaması gerekir.
İlgili içeriğe erişmek için bağlantıyı kullanabilirsiniz.
- Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 17.03.2022 tarihinde, mükellefler tarafından 2021 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin 01.03.2022 ile 31.03.2022 tarihleri arasında verileceği bildirilmiş ve beyanname verilirken yararlanılabilecek ve her türlü gelir unsuruna dair ayrıntılı bilgiler içeren, uygulamaya yönelik detaylı açıklama ve örneklerin yer aldığı Rehber ve Broşürler yayınlanmıştır. 23.03.2022 tarihli ve 31787 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 22.03.2022 tarihli ve 5349 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, 13.07.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunun 33. maddesinde yer alan banka ve sigorta vergisi muameleleri vergisi nispetinin tespitine dair temel düzenlemeleri içeren 28.08.1998 tarihli ve 98/11591 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 1. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendine alt bent olarak aşağıdaki hüküm eklenmiştir:
“14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (I) numaralı bendinin (g) alt bendi hükmüne istinaden Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında açılan Türk lirası hesapların vade sonu hesap bakiyesi kullanılmak suretiyle hesap sahiplerine ilgili banka tarafından yapılan kambiyo satışları,”
Bu itibarla kur korumalı mevduat sistemi olarak da bilinen sistemin uygulanması esnasında, döviz hesaplarını kur korumalı Türk lirası mevduat hesaplarına dönüştüren kişilerin mevduat hesaplarında vade sonu tarihinde bulunan bakiyelerini kullanmak suretiyle bankalardan kambiyo satın almaları halinde uygulanacak banka ve sigorta muameleleri vergisi nispeti satış tutarı üzerinden sıfır olarak belirlenmiştir. İlgili karar hakkında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan açıklayıcı bilgilere erişmek için yine bağlantıyı kullanabilirsiniz.
- TBMM’ye sunulan kanun teklifi ile Kurumlar Vergisi, KDV ve Vergi Usul Kanunu gibi vergi hukukuna ait temel düzenlemeler içeren kanunlarda değişiklikler yapılması öngörülmektedir (25.03.2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi). İlgili kanun teklifi, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri neticesinde Genel Kurula havale edilecek olup kanun teklifi kapsamında öngörülen değişiklikler özetle aşağıdaki gibidir:
o 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun (“GVK”) 41. maddesinin birinci fıkrasına eklenecek bent ile 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun Ek 4. Maddesi kapsamında hakkında reklam yasağı uygulananlara reklam yasağına rağmen reklam vermeye devam eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin söz konusu reklam faaliyetlerinde yaptıkları harcamaların vergi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmemesi öngörülmektedir.
o GVK’nın 66. maddesinin ikinci fıkrasına eklenecek hüküm ile özel sağlık kuruluşlarında sözleşmeli olarak çalışan hekimlerin serbest meslek erbabı sayılmak suretiyle kazançlarının serbest meslek erbaplarına uygulanan usul ve esaslar üzerinden vergilendirilmesi öngörülmektedir.
o İlgili kanun teklifi kapsamında belki de en önemli olarak addedilebilecek değişiklik ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun (“VUK”) 359. maddesinin sırasıyla (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde yapılması öngörülen değişikliklerdir. İlgili kanun teklifi maddesi şu şekildedir:
“213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (a) fıkrasında yer alan ‘üç’ ibaresi ‘beş’ şeklinde, (b), (c) ve (ç) fıkralarında yer alan ‘beş’ ibareleri ‘sekiz’ şeklinde değiştirilmiş ve maddeye son fıkrasından önce gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir:
‘Bu maddede yazılı fiillerle verginin zıyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yansı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yan oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yan oranında indirilir. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır. Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesi uygulanır.’”
Bu bağlamda öngörülen değişiklikler şu şekildedir:
§ Vergi kaçakçılığı suçuna ilişkin hapis cezalarında suçun üst sınırında artırıma gidilmiş ve aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun (“TCK”) etkin pişmanlık hükümlerinin söz konusu suça uygulanması öngörülmüştür.
§ Vergi ziyaına sebebiyet veren mükelleflerin; tarh edilen vergileri, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammını soruşturma ile kovuşturma evresinde ödemeleri halinde ödeme yapılan evreye göre ödeme yapılması cezadan indirim sebebi olarak kabul edilmiştir. Ancak ceza indiriminden faydalanılması, vergi ziyaına konu vergilere karşı vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmış davalardan feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şartına bağlı tutulmuştur.
§ Buna ilaveten, vergi kaçakçılığı ve maddede düzenlenen diğer suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamımda işlenmesi halinde TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması kabul edilmiştir.
§ Ayrıca VUK m. 367 hükmüne eklenen hüküm ile 359. maddede yer alan suçlara ilişkin yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde anılan suçların bir başka kişi ile veya sadece bir başka kişi tarafından işlendiğinin ortaya çıkması halinde bu kişi için kamu davası açılması amacıyla rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartı aranmaz ifadelerine yer verilmek suretiyle soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin daha hızlı yürütülmesi amaçlanmaktadır.
o VUK’a eklenmesi öngörülen Geçici Madde 34 hükmü şu şekildedir:
“GEÇİCÎ MADDE 34- Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, 359 uncu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammını, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Hazineye ödedikleri takdirde 359 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla soruşturma evresi için yapılan etkin pişmanlık düzenlemesinden faydalanabilir.
Bu fıkrada belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır. Birinci fıkra hükümleri bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinde soruşturma ve kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında da uygulanır. Bu takdirde, ödemenin hüküm verilinceye kadar yapılması şarttır.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinde 359 uncu madde kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 359 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir.
359’uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemelerde yer alan zincirleme suça ilişkin koşulların belirlenmesi, duruşma açılmak suretiyle yapılır.”
Bu itibarla, haklarında hüküm verilmiş ve cezaları infaz aşamasında olanlar hakkında 359’uncu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yansı ve buna isabet eden gecikme zammını, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Hazineye ödemeleri halinde işbu kanun teklifi ile öngörülmüş olan ve yukarıda açıklanmış olan soruşturma evresine ait etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi kabul edilmiştir. Yine söz konusu ceza indiriminden faydalanılabilmesi, vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şartına bağlıdır.
o 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda (“KDVK”) yer alan ve imalat sanayine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisinin talep edilmesi halinde belge sahibi mükellefe iade edilmesini düzenleyen geçici 37. maddenin uygulama süresinin 31/12/2025 tarihine kadar uzatılması öngörülmektedir. Buna ilaveten, maddenin ilk halinden farklı olarak, turizme yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan inşaat işlerinin de madde kapsamına dahil edilmesiyle her iki faaliyetinde Katma Değer Vergisinden istisna edilmesi öngörülmektedir.
o KDVK’ya eklenen Geçici Madde 42 hükmü ile, Türkiye’de gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetleri neticesinde geliştirilen elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye’de imal eden mükelleflerin ilgili faaliyetlerle ilgili yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik hizmetleri 31.12.2023 tarihine kadar Katma Değer Vergisinden istisna edilmiştir.
Av. Emre Burak Onat