DANIŞTAY VERGİ DAVA
DAİRELERİ KURULU
KARARLAR BÜLTENİ
Sayı: 5
Kararlar Bülteni Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tetkik hâkimleri
tarafından içtihadın takibi amacıyla hazırlanmakta olup bağlayıcı değildir.
18/9/2019 tarihli Danıştay
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Gündemi1- VDDK, E:2018/467, K:2019/565, 18/9/2019
(Katma Değer Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, defter ve belge ibraz
etmeme)
Özet: Davacının dava dilekçesinde ibraz edebileceğini belirtiği defter ve
belgeler istenilerek Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve
E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararında belirtilen inceleme yapılmak üzere ısrar kararının
bozulması gerektiği 2- VDDK, E:2018/23, K:2019/616, 18/9/2019
(Katma Değer Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, defter ve belge ibraz
etmeme, usulî kazanılmış hak)
Özet: Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3,
K:2019/1 sayılı kararı gözetildiğinde salt, bozma kararına uyulmuş olmasından
hareketle usulî kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği; dava dilekçesinde
ibraz edilebileceği belirtilen defter ve belgelerin istenilerek anılan kararda belirtilen
inceleme yapılmak üzere kararın bozulması gerektiği 3- VDDK, E:2017/677, K:2019/604, 18/9/2019
(Katma Değer Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, defter ve belgelerin
ibraz edilebileceğinin temyiz dilekçesinde ileri sürülmesi)
Özet: Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3,
K:2019/1 sayılı kararı, ilk derece mahkemesi aşamasında defter ve belgelerin
sunulabileceğinin ileri sürülmesi durumuna ilişkin olarak ortaya çıkan içtihat
aykırılığının giderilmesine yöneliktir.
Kararda, temyiz aşamasında defter ve belgelerin mahkemeye
sunulabileceğinin ileri sürülmesi durumuna ilişkin olarak herhangi bir
değerlendirme yapılmamıştır.
Ancak bu iddianın temyiz aşamasında ileri sürülmesi halinde aynı defter ve
belgelerin 213 sayılı Kanun’un 3/B maddesi uyarınca kanıt değeri taşımadığından söz
edilemeyecektir.
İddianın ileri sürülme aşamasında ayrım yapılmasını gerektirecek başka
herhangi neden de bulunmadığından defter ve belgeler istenilerek anılan içtihatları
bileştirme kararında belirtilen inceleme yapılmak üzere kararın bozulması
gerekmiştir. 4- VDDK, E:2019/601, K:2019/609, 18/9/2019
(Katma Değer Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, elektronik ortamda
tutulan kayıtların kanıt değeri)
Özet: Davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen ancak hangi veri ortamında
üretildiği, üretildiği koşullar, dayanakları ve güvenilirliğinin ne şekilde sağlandığı
belirsiz olan kayıtların Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre kanıt değeri taşımasına
olanak bulunmadığı 5- VDDK, E:2019/814, K:2019/639, 18/9/2019
(Vergi Usul Kanunu, defter ve belge ibraz etmeme, kesilecek vergi ziyaı
cezasının miktarı)
Özet: 213 sayılı Vergi Usul Kanununda, vergi ziyaı cezasının ziyaa uğratılan
verginin kaç katına göre hesaplanacağı, eylemin niteliğine göre tayin edilmiştir.
Mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerini vergi inceleme elemanına ibraz
etmeyen ve bu eylemi Kanun’un 359. maddesi kapsamında bulunan davacı adına
ziyaa uğratılan verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesinde yasaya
aykırılık bulunmamıştır. 6- VDDK, E:2019/528, K:2019/631, 18/9/2019
(Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, mücbir sebep, zayi
belgesi, normal ve mutad olmayan duruma ilişkin ispat külfetinin yerine
getirilmemesi)
Maddi Olay
Davacı tarafından, 05/08/2009 tarihli “Ek müşteki ifade tutanağı”nda ve
mahkemenin ilk kararının bozulması üzerine anılan kararın düzeltilmesi istemiyle
yapılan başvuruya ilişkin dilekçede defter ve belgelerin, çalındığı belirtilen ve bir
metre boyunda, elli santimetre eninde olduğu 20/07/2009 tarihli “Teslim ve tesellüm
tutanağı” ile sabit olan çelik kasada saklandığı hususu ifade edilmiştir.
Vergi Dava Daireleri Kurulunun Değerlendirmesi
Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde mücbir sebep halinin mutlak surette
zayi belgesi ile ispatlanması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi bu
konuda Ticaret Kanunu hükümlerine atıf da yapılmamıştır. Bu nedenle, yargı
yerlerince, dava dosyasına sunulan zayi belgesi ve/veya diğer deliller göz önüne
alınarak defter ve belgelerin mücbir sebep nedeniyle vergi idaresine ibraz edilip
edilemediğinin her uyuşmazlıkta ayrı ayrı değerlendirilerek karar verilmesi
gerekmektedir.
Mükellefler, defter ve belgelerin zayi olduğu hususunu; Ticaret
Mahkemesinden alacakları zayi belgesi ile ispat edebilecekleri gibi diğer resmi
makamlardan alacakları hukuken geçerli diğer belgelerle de ispat edebileceklerdir.
Diğer bir ifadeyle zayi belgesinin varlığı tek başına defter ve belgelerin zayi olduğu
sonucu doğurmayacağı gibi yokluğu da defter ve belgelerin zayi olmadığı sonucuna
götürmeyecektir.
Zira Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda zayi belgesi verilmesi istemlerinin
çekişmesiz yargı işi olduğu ve verilen kararların kural olarak maddi anlamda kesin
hüküm teşkil etmeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Davacı tarafından defter ve belgelerin çalındığı belirtilen çelik kasada
saklandığı yolundaki iddia hayatın olağan akışı ve mutad ticari icaplar gereği gerçeği
yansıtmaktan uzak olduğundan muteber görülmemiştir. Davacı tarafından, defter ve
belgelerinin zayi olduğu hususuna ilişkin maddi anlamda kesin hüküm teşkil
etmeyen Asliye Ticaret Mahkemesi kararı dışında söz konusu iddianın gerçekliğini
ortaya koyabilecek başka bir delil de sunulmamıştır.
Bu durumda, olayda normal ve mutad olmayan duruma ilişkin ispat
külfetinin davacı tarafından yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden ve mücbir
sebebin varlığının kabulüne imkân bulunmadığından vergi ziyaı cezalı katma değer
vergisi tarhiyatında ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.7- VDDK, E:2018/214, K:2019/655, 18/9/2019
(Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, mücbir sebebin
bulunduğu ancak zayi olmanın gerçekleşmediği hallerde inceleme)
Maddi Olay
Defter ve belgelerin incelemeye ibrazı için tanınan onbeş günlük süre
geçmesine rağmen davacı tarafından defter ve belgeler ibraz edilmemiş ve idarece
dava konusu cezalı tarhiyatlar yapılmıştır.
Davacının iddiaları doğrultusunda vergi mahkemesince yapılan inceleme
neticesinde davacının yevmiye defteri ile defter-i kebirinin davalı konumunda
bulunduğu borca ilişkin bir dava nedeniyle … Sulh Hukuk Mahkemesine sunulduğu,
davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, defter ve belge ibraz yazısının
kendisine tebliğ edildiği tarihten yaklaşık dört ay sonra defter ve belgelerin anılan
Mahkeme tarafından tutanakla davacının vekiline teslim edildiği tespit edilmiştir.
Vergi Dava Daireleri Kurulunun Değerlendirmesi
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun kararı bağlamında defter ve
belgelerin mücbir sebep dolayısıyla incelemeye ibraz edilememesi durumu ile defter ve belgelerin mücbir sebep dolayısıyla zayi olması nedeniyle incelemeye ibraz
edilememesi durumuna bağlanan hukuki sonuçların farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Defter ve belgelerin mücbir sebep dolayısıyla zayi olmadığı fakat incelemeye
de ibraz edilmediği durumda, var olan defter ve belgelerin davacı tarafından
mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde bu defter ve belgeler
davacıdan istenilip defterlerdeki kayıtlar incelenip bu kayıt ve belgeler hakkında
davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları alınarak yapılacak
hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacıya ait defterlerin zayi olmadığı uyuşmazlıkta davacı
tarafından defter ve belgelerin mahkemeye sunulabileceği belirtildiğinden
içtihatların birleştirilmesine ilişkin kararda belirtilen inceleme yapılmak üzere ısrar
kararının bozulması gerekmektedir. 8- VDDK, E:2019/243, K:2019/635, 18/09/2019
Özet:
i. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 11/12/2018 tarih ve E:2013/1,
K:2018/1 sayılı kararı doğrultusunda limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya
kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağının şirket
ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekmediği
ii. Şirket ortağı sıfatıyla davacının takibi öncesinde, kamu borcunun tahsili
amacıyla ne gibi işlemlerin yapıldığının ve kamu alacağının tahsil zamanaşımına
uğrayıp uğramadığı da dahil olmak üzere davacı adına düzenlenen ödeme
emirlerinin diğer hususlar yönünden hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesi
amacıyla yapılacak inceleme sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere vergi
mahkemesi kararının bozulması gerektiği 9- VDDK, E:2019/212, K:2019/588, 18/09/2019
Özet: Davacı, ortağı olduğu < Limited Şirketindeki hisselerini 24/03/2006
tarih ve < sayılı Ticaret Sicil Gazatesinde tescil ve ilan edilen <. Noterliğinin
14/03/2006 tarih ve < yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile devretmiştir.
Bu nedenle, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca ortaklık sıfatını
devrettiği tarihe kadar hissesi oranında sorumluluğunun bulunduğu açıktır.
Davacıdan ödeme emri ile tahsili cihetine gidilen amme alacağının usulüne
uygun olarak kesinleşip kesinleşmediği ve asıl amme alacağının borçlu şirketten
tahsilinin olanaksız hale gelip gelmediği yönünde yapılacak bir inceleme ve
değerlendirme üzerine Vergi Mahkemesince davacının hisse oranı ve vergilendirme
dönemi dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. 10- VDDK, E:2018/344, K:2019/621, 18/09/2019
Özet: 213 sayılı Kanunun 93. ve 94. maddelerinde tebliğ zarfında, kendisine
tebligat yapılan kişinin davacı ile birlikte oturduğuna ve 18 yaşından büyük
olduğuna ilişkin şerh düşülmesi gerektiği yolunda bir düzenlemeye yer
verilmemiştir.
Dava konusu olayda, davacının yeğeninin 18 yaşından küçük olduğuna ilişkin
bir iddiada bulunulmadığı ve bu konuya ilişkin bir delil de sunulmadığından, defter
ve belgelerin incelemeye ibraz edilmesi gereğini duyuran yazının tebliğine ilişkin
alındı üzerinde yukarıda belirtilen ifadelerin şerh düşülmesi gerektiği yolundaki
yargıyı hükme esas alarak tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle verilen kararda
hukuka uygunluk görülmemiştir.
Previous Post