Vergi iadesi davalarında yürütmenin durdurulması ("YD") kararlarını bundan sonra göremeyeceğiz gibime geliyor çünkü bugün (22.01.2022) yayımlanan Kanun'un* 2. maddesiyle İYUK'un 27/4. fıkrasına ekleme yapıldı.
Ekleme şöyle:
“Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu tutarın yüzde ellisi oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemez.”
Maddenin neleri kapsadığı ve etkilediği üzerinde durmadan önce,
neleri kapsamadığı ve etkilemediği üzerinde durayım:
Bilindiği üzere, idarece tarh edilen vergi ve cezalara karşı açılan davalarda yürütme (tahsil) kendiliğinden duruyor. Teminat istenmesi söz konusu değil. Bu durumda bir değişiklik yok.
Ödeme emrine, haciz işlemine, özel esaslara alınma işlemine vb. karşı açılan davalarda yürütmenin durdurulması istenecekse yine söz konusu yeni düzenleme kapsamında teminat yatırılmasına gerek bulunmuyor çünkü bu durumlarda “vergi iadesi” talebi söz konusu değil.
Gelelim söz konusu hükmün neleri kapsadığına:
Madde, vergi iadesine dair açılan davaları kapsıyor.
Madde gerekçesinde söz konusu hükmün uygulama alanına örnek olarak, “KDV iadesinin reddine dair açılan davalar” verilmiş. Gerekçede, KDV iadesi reddedilen kişinin açtığı davada teminat aranmaksızın yürütmenin durdurulması kararı verilir ve KDV mükellefe iade edilirse; nihayetinde dava mükellef aleyhine sonuçlansa dahi söz konusu KDV’nin idare tarafından tahsilinin güçleştiği ve geri alınamadığı ifade edilmiş.
Geldik sorunlu alanlara:
Söz konusu hükmün KDV iadelerinin reddine dair davaları kapsadığı açık.
Peki, ihtirazi kayıtla ödenen verginin iadesi için açılan davalarda da teminat şartı aranacak mı?
Aynı soru, hatalı ödenen verginin iadesi (VUK m. 116 ve devamı ile Gümrük Kanunu m. 210 ve devamı) için açılan davalar bakımından da geçerli.
Madde de;
“Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda”
ifadesi yerine,
“Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilere ilişkin olarak açılan iade talepli davalarda…”
gibi bir ifade kullanmış olsaydı söz konusu hükmün, hatalı ödenen veya ihtirazi kayıtla ödenen verginin iadesine dair davaları kapsamadığı söylenebilirdi. Ancak mevcut durumda kanaatimce, bu davalarda yürütmenin durdurulması istenecek ise iadesi istenen verginin %50’sinin teminat olarak yatırılması gerekecek.
Yeni düzenlemenin etkileri:
Söz konusu düzenleme sonrası, “vergi iadesine ilişkin açılan davalarda artık yürütmenin durdurulması kararı ile hiç karşılaşmayacağız” düşüncesindeyim.
Nedeni ise açık: paranın hızla değer kaybettiği bu ortamda hiçbir mükellef, iade almaya hakkı olduğunu düşündüğü ama alamadığı para için ayrıca %50 ödeme yapmayı yani paranın yarısından daha mahrum kalmayı göze almaz.
İdarenin para iadesi veya ödeme yapması zaten oldukça zorlu ve sorunlu bir süreç. İlk derece mahkemesi kararından 1,5-2 sene geçmesine rağmen mahkeme kararının yerine getirilmediği ve para iadesi yapılmadığı dosyalarımız mevcut. Meslek hayatım boyunca ne nihai kararı ne de yürütmenin durdurulması kararını 30 gün içinde uygulayıp para iadesi yapan hiçbir idare görmedim. İdarenin kendisinin ödeme yapmadığı durumda ise hiçbir zorlayıcı güç (cebri icra) uygulanamıyor. Yani idare canı ne zaman isterse o zaman ödeme yapıyor. Bu halde, hiçbir mükellef, idare tarafından zamanında uygulanmayacak bir kararı almak için elindeki parayı idareye vermeye yanaşmayacaktır.
Vergi yargısında açılan davalar çok uzun sürmüyor. Yürütmenin durdurulması kararını idare henüz uygulamadan çoğunlukla mahkeme, nihai kararını vermiş oluyor. Ayrıca dava sonunda mükellef davayı kazanırsa vergi, tecil faiziyle (hatta bazen gecikme faiziyle) iade ediliyor. Buna karşın mahkemeye yatırılacak teminata faiz işlemeyecektir. Bu durumda teminat yatırıp yürütmenin durdurulması kararı almaya çalışmak yerine davanın sonucunu beklemek çok daha mantıklı olacaktır.
*7351 Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.