Emre Burak ONAT

Hukuki Paylaşımlar

Şirketin vergi borcu zamanaşımına uğramış ise yetkilisi yönünden de uğrar

Şirketin vergi borcu zamanaşımına uğramış ise yetkilisi yönünden de uğrar

T.C.

DANIŞTAY

  1. DAİRE
  2. 2006/3902
  3. 2009/51
  4. 20.1.2009
  • TÜZEL KİŞİLERİN VADESİNDE ÖDENMEYEN VERGİ BORÇLARI ( Kanuni Temsilcilerin Sorumlu Tutulabilmesi İçin Borcun Zamanaşımına Uğramadığının ve Tüzel Kişiden Tahsil Olanağının Kalmadığının İdarece Tespiti Gerektiği )
  • KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUKLARI ( Tüzel Kişilerin Vadesinde Ödenmeyen Vergi Borçlarından Sorumlu Tutulabilmesi İçin Borcun Zamanaşımına Uğramadığının ve Tüzel Kişiden Tahsil Olanağının Kalmadığının İdarece Tespiti Gerektiği )
  • VERGİ BORCU ( Tüzel Kişilerin Vadesinde Ödenmeyen Vergi Borçlarından Sorumlu Tutulabilmesi İçin Borcun Zamanaşımına Uğramadığının ve Tüzel Kişiden Tahsil Olanağının Kalmadığının İdarece Tespiti Gerektiği )
  • ZAMANAŞIMI ( Davacının Kanuni Temsilcisi Olduğu Limited Şirkete Ait Vergi Borcu Nedeniyle Zamanaşımını Kesen Herhangi Bir İşlem Yapılmadığı – Borcun Zamanaşımına Uğradığı/Zamanaşımına Uğrayan Borç Kanuni Temsilciden Talep Edilemeyeceği )

6183/m.102

213/m.10

ÖZET : Vergi Usul Kanunu uyarınca, tüzel kişilerin vadesinde ödenmeyen vergi borçlarından kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için borcun zamanaşımına uğramadığının ve tüzel kişiden tahsil olanağının kalmadığının idarece tespiti gerekir. Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Zamanaşımını kesen nedenler ise 6183 SK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Dosya kapsamından, davacının kanuni temsilcisi olduğu limited şirkete ait vergi borcu nedeniyle zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı, borcun zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğrayan borç kanuni temsilciden talep edilemez.

İstemin Özeti: N.Tekstil İnşaat Kimya Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait 1996 yılı kurumlar vergisi üçüncü taksidinin borçlu şirketten tahsil olanağının bulunmaması nedeniyle tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini; beyan üzerine tahakkuk eden vergi borçlarının vadesinin 1997 yılı olması nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102‘nci maddesi uyarınca 1998 yılında başlayan beş yıllık tahsil zamanaşımının 31/12/2002 yılında sona erdiği anlaşıldığından zamanaşımına uğrayan vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden İzmir’ 2. Vergi Mahkemesi’nin 10/05/2005 gün ve E: 2004/933, K: 2005/386 sayılı kararına karşı davalı idare tarafından yapılan itiraz kabul edilip, amme alacağının tahsili amacıyla şirket adına ödeme emri düzenlenerek 16/05/1998 tarihinde tebliğ edildiği ve davacının taşınmazına 16/12/2003 tarihinde haciz uygulandığı görüldüğünden 14/09/2004 tarihinde davacı adına düzenlenerek 29/11/2004 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinde beş yıllık zamanaşımı süresi geçmediği gibi şirketten tahsili mümkün olmadığı anlaşılan vergi borcunun vergisi ihtilaflı dönemde şirket müdürü olduğu tartışmasız bulunan davacıdan tahsilinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle vergi mahkemesi kararının bozulup davanın reddedilmesi üzerine bu karara karşı yapılan karar düzeltme isteminin reddine ilişkin İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin 18/05/2006 gün ve E: 2006/374, K: 2006/1845 sayılı kararının; N Tekstil İnşaat Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait vergi borcunun kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenerek 29/11/2004 tarihinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emri düzenlenmeden önce asıl borçlu şirket hakkında zamanaşımını kesecek nitelikte herhangi bir işlem yapılmadığı, dolayısıyla 31/12/2003 tarihinde zamanaşımına uğrayan vergi borcunun kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan istenilmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca vergi dairesince tahsil zamanaşımını kesen neden olarak öne sürülen davacının harç ve evine uygulanan haczin ise asıl borçlu adına yapılan bir işlem olmaması nedeniyle zamanaşımını kesen işlem olarak nitelendirilemeyeceğinden beş yıllık tahsil zamanaşımı içinde tahsil edilmeyerek zamanaşımına uğrayan vergi borcunun kanun temsilciden aranmasında hukuka uygunluk görülmediği ileri sürülerek Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesi’nce Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilen İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin 18/0512006 gün ve E: 2006/1374, K: 2006/1845 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi N.A.’nın açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102‘nci maddesinde; amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, 103’üncü maddesinde de; zamanaşımını kesen nedenler; ödeme, haciz, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, haciz tatbiki gibi nedenler olarak onbir bent halinde sayıldıktan sonra son bendinde; kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, N… Tekstil İnşaat Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 1996 yılı kurumlar vergisi üçüncü taksidinin 16/05/1998 tarihinde şirkete tebliğ edilen ödeme emriyle istenilmesi üzerine kesilen tahsil zamanaşımının 01/01/1999 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, bu ödeme emrinden başka borçlu limited şirket hakkında zamanaşımını keserek herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle zamanaşımının 31/12/2003 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10‘uncu maddesinin 2’nci fıkrası hükmü uyarınca, tüzel kişilerin vadesinde ödenmeyen vergi borçlarından kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için, zamanaşımına uğramadığının ve tüzel kişiden tahsil olanağı kalmadığının idarece tespiti gerekmektedir.

Kanuni temsilci olduğu limited şirkete ait vergi borcunun tahsili amacıyla 29/11/2004 tarihinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emri düzenlenmeden önce asıl borçlu şirket hakkında zamanaşımını kesecek nitelikte herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle 31/12/2003 tarihinde zamanaşımına uğradığı anlaşılan vergi borcunun kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan istenilmesi mümkün bulunmamaktadır. Davacının araçlarına ve evine uygulanan haczin davalı idarece zamanaşımını kestiği öne sürülmekte ise de, bu durum asıl borçlu adına yapılan bir işlem olmaması nedeniyle, beş yıl içinde tahsil edilemeyen vergi borcunun zamanaşımına uğradığı açık olduğundan kanuni temsilciden aranmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcılığı temyiz isteminin kabulü ile İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin 18/05/2006 gün ve E: 2006/1374, K: 2006/1845 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51‘inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın birer örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 20.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

vergi hukuku zamanaşımı

ETİKETLER

SOSYAL MEDYA

İLETİŞİM

+90 532 1715531

Hızlı, etkili, şeffaf hizmet ile müvekkillerimize tam bir hukuki koruma sağlıyoruz

İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
İLETİŞİM
Soru, sorun ve görüşleriniz için iletişime geçebilirsiniz
İLETİŞİM