Tarh ve tebliğde-düzeltme zamanaşımı
DANIŞTAY
9.DAİRESİ
ESAS NO: 2011/2020
KARAR NO: 2014/8412
KARAR TARİHİ: 19.11.2014
>DÜZELTME ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN HESABI
VUK Md. 126
Vergi Dairesi tarafından zamanaşımı kurallarına uyulmadan, tarh zamanaşımı süresinden sonra yapılan tarh ve tebliğ işlemlerine karşı mükellefin düzeltme isteminin zamanaşımı süresinin dolduğu öne sürülerek kabul edilmemesinin çelişki oluşturduğu açık olup, mükellef tarafından durumdan haberdar olunduktan sonra yapılan düzeltme başvurusunun tarh zamanaşımı gerekçe gösterilerek reddedilmesinde hak ve nesafet kurallarına uygunluk bulunmadığı hk.
İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin olarak salınan cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun 2001 ve 2002 yıllarına ait kısmının reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
KARAR: Davacı adına, 2001, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin olarak salınan cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle yapılan şikayet başvurusunun 2001 ve 2002 yıllarına ait kısmının reddine dair 06.05.2009 tarih ve 10124 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122. maddesinde, mükelleflerin vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124. maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Düzeltmede Zamanaşımı” başlıklı 126. maddesinde, 114. maddede yazılı zamanaşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği, ancak düzeltme zamanaşımı süresinin; zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı; ilan yoluyla tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği; ihbarname ve ödeme emri ilan yolu ile tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanun’a göre haczin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, düzeltme zamanaşımı süresi konusunda oluşabilecek farklı durumlar için ayrı hükümler getirilmek suretiyle, beş yıllık genel zamanaşımı süresinin istisnai olarak hangi durumlarda uzayabileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2001, 2002 ve 2003 dönemleri için katma değer vergisi iade talebinde bulunduğu, vergi dairesince yapılan araştırma neticesinde ihraç edilen mallara ait gümrük beyannamelerinin aslı veya onaylı örneklerinin katma değer vergisi beyannamelerine eklenmediğinin tespiti üzerine, söz konusu gümrük beyannamelerin 15 gün içinde ibrazının gerektiği, aksi halde matrah takdirine gidileceği hususundaki 28.09.2007 tarihli eksiklik yazısının tebliğe çıkarıldığı ancak davacıya tebliğ edilemediği, bunun üzerine ilgili dönemlerin takdire sevk edildiği, takdir komisyonu kararına istinaden düzenlenen ihbarnamelerin davacının adresinde bulunamaması sebebiyle ilanen tebliğ edildiği, şirket müdürünün yurtdışına çıkışına izin verilmemesi üzerine durumdan haberdar olunduğu, akabinde davacı tarafından 213 sayılı Yasa’da yer alan “düzeltme” hükümleri çerçevesinde 19.09.2008 tarihinde Vergi Dairesi Müdürlüğüne düzeltme talebinde bulunulduğu, talebinin reddi üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı’na şikayet yolu ile başvurulduğu, başvuruya Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 06.05.2009 tarih ve 10124 sayılı yazısıyla; 2003 yılına ilişkin tarhiyatların terkinin yapılacağı ancak 2001 ve 2002 yılı vergi ve cezaları bakımından düzeltme zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle düzeltme işleminin yapılamayacağı yönünde ret cevabı verildiği, bu cevaba karşı görülmekte olan davanın açıldığı, mahkemece 2001 ve 2002 yıllarına ilişkin tarhiyatın düzeltilmesi istemiyle verilen dilekçenin genel zamanaşımı süresi olan beş yıl geçtikten sonra 19.09.2008 tarihinde verildiğinin görüldüğü gerekçesi ile açılan davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, tarh zamanaşımı süresinin 2001 yılı için 31.12.2006, 2002 yılı için ise 31.12.2007 tarihinde dolduğu, sözkonusu vergi ve cezalar için 2007 yılında takdir komisyonuna başvurulduğu; ardından 2007 tarihli ihbarnameler düzenlenerek 24.11.2007 tarihinde ilanen tebliğ edildiği saptanmıştır.
Bu durumda, 2001 yılına ait vergi ve cezalar için 31.12.2006 tarihinde dolacak olan tarh zamanaşımı süresinden sonra 2007 yılında tarh ve tebliğ işlemlerinin yapıldığı; davalı idarece zamanaşımı kurallarına riayet edilmediği ancak davacı düzeltme isteminin zamanaşımı süresinin 31.12.2006 tarihinde dolduğu öne sürülerek kabul edilmediği, bu durumun çelişki oluşturduğu açık olup, davacı tarafından durumdan haberdar olunduktan sonra yapılan düzeltme başvurusunun tarh zamanaşımı gerekçe gösterilerek reddedilmesinde hak ve nesafet kurallarına uygunluk görülmemiştir.
Bir başka anlatımla, vergi ve cezaların beş yıl içinde, en son 31.12.2006 tarihine kadar tarh ve tebliği gerekirken bu tarihten sonra 2007 yılında tarh ve tebliğ edildiği görüldüğünden, davacının anılan tarihten önce düzeltme yoluna başvurmasına fiilen ve hukuken imkan bulunmamaktadır.
2002 yılına ait vergi ve cezanın ise zamanaşımı süresinin son yılı içerisinde tarh ve tebliğ edildiği bu durumda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 126. maddesinin (a) bendi uyarınca düzeltme zamanaşımı süresinin bir yıl uzayacağı, davacı tarafından 19.09.2008 tarihinde düzeltme yoluna gidildiği dolayısıyla düzeltme başvurusunun zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
vergi hukuku zamanaşımıKATEGORİLER
BAŞLIKLAR
- 6183 s. K. Kapsamındaki Ödeme Emirlerine Karşı Dava Açma Süresi Değişti
- Kesinleşmiş Vergi Borçları Nasıl Yapılandırılacak?
- Avukatların Defter Tutma Yükümlülüğünde Kağıt Ortamından Elektronik Ortama Geçiş
- ANAYASA MAHKEMESİ VERSUS İLK DERECE MAHKEMESİ – RAUNT 2
- 7101 Sayılı Kanun’da “Torbada Kalan” Hükümler
ETİKETLER
-
6183 s. K m. 35
6183 sayılı kanun
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu
7061 sayılı kanun
7101 sayılı torba kanun
7351
7351 sayılı kanun
Af kanunu
Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi Kararı
aralık ayına dair vergisel gelişmeler
balkon kapatma cezası
banka ekspertiz raporu
bireysel başvuru
cezalı tarhiyat
Danıştay Kararı
dava açma süresi
defter belge ibraz etmeme
defter beyan sistemi
e-defter
e-makbuz
e-tebligat
Genel olarak vergi suçları
gerçek kişilerde cezai sorumluluk
insan hakları eylem planı
iş hukuku
işçi alacağı
mali tatil
mali tatilde süreler
Mali tatilde tebligat
mali tatilde temyiz süresi
mevzuat değişikliği
naylon fatura
non bis in idem
ödeme emri
OECD Ülkelerindeki Vergi Suç ve Kabahatleri
özel okul öğretmeni
sahte fatura
SGK alacağı
Şirket ortağı
Şirket Ortağının Şirket Borcundan Sorumluluğu
sosyal güvenlik hukuku
suçla korunan hukuksal değer
suçun faili
suçun mağduru
Taksirle adam öldürme
TCK m. 85
tek suça tek ceza
terimler
torba kanun
transfer fiyatlandırması
tüketici hukuku
tüzel kişilerde cezai sorumluluk
uygulama takvimi
vergi
vergi borcu
vergi borcundan sorumluluk
vergi ceza hukuku
Vergi davası
vergi hukuku
Vergi Hukukunda aylık gelişmeler
vergi iadesi davaları
vergi kaçakçılık suçlarının karışlaştırılması
vergi kaçakçılık suçu
vergi kaçakçılık suçunda iştirak
vergi suçları
vergi usul kanununda tebligat hükümleri
vergide tebligata ilişkin değişiklikler
VTR'nin tebliğ edilmemesi
VUK'ta tebligat
Yapılandırma
yürütmenin durdurulması
zamanaşımı